bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort escort alanya antalya escort eskişehir escort kadıköy escort escort görükle
canlı casino kaçak iddaa kacak bahis
Son yıllarda yapılan araştırmalarda Karadeniz’in Türkiye kıyılarında 160’in üzerinde balık türünden bahsedilmektedir…
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Öğretim Üyesi Balıkçılık Temel Bilimleri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Semih ENGİN, RTEÜ’ de görevde oldukları dönemde Su Ürünleri Fakültesi bünyesinde 10 yılı aşkın süredir devam ettirilen ve son aşamaya gelen Karadeniz balıklarıyla ilgili yapılan çalışmalarında elde edilen verilere göre, Karadeniz’in Türkiye sadece 102 balık türünün varlığından söz etmişti…
Balık türü ile ilgili yapılan çalışmada, daha önce Karadeniz’de yaşayan fakat günümüzde olmayan 59 balık türü olduğu da ortaya çıkmıştır. Karadeniz’de artık olmayan balık türlerinden bir kısmı Akdeniz kökenli olup, burada yaşayan popülasyonları tükenmiştir. Ancak da ha vahim olanı Karadeniz endemiği olan bazı canlıların (mersin balığının bazı türleri gibi) nesilleri tamamen tükenmiştir.
Günümüzde bu olumsuz süreç hala daha devam etmekte olması Karadeniz’de yaşayan balık türlerinin nesli tehdit altında olduğu anlamına gelmektedir.
Bu canlılar uluslararası sözleşmeye göre de koruma altıdadırlar. Ancak ekonomik getirileri nedeniyle ya da bilinçsiz davranışlar sonucu bu canlıları balık marketlerinde görmekteyiz…
Nesli tehdit altında olan bu canlılar için gelinen son noktaya baktığımızda, kanun koruyucuların ve uygulayıcıların doğayı koruma noktasında ne kadar yetersiz kaldıkları gerçeğini maalesef açıkça ortaya koymaktadır… Bunun için toplumun geneli bilinçli olup, etkili bir koruma stratejisinin belirlenmesinde ve uygulanmasında katkı sağlaması gerekmektedir.
Şüphesiz ki kanunlar, kurallar ve kontroller olmalıdır. Ancak avlanması yasak bir türü ya da bebek boydaki balıkları satın alıp, tüketen bizlerin hiç mi suçu yok sorusunu ortaya koymaktadır…
Avlayan ya da satan kişileri uyarmayan, tepki göstermeyen bizlerde bu suça ortak değil miyiz? Tepki göstermek, sesimizi yükselterek bir şeyler söylemek değildir. Yasadışı balık satışı yapan yerlerden alış-veriş yapmazsak ve bunları afişe edersek en güzel tepkiyi göstermiş oluruz. İşte o zaman balık marketleri sattıklarının yanında sadece ilgi çekmek için bile tezgahlarında bebek boydaki mersin balıklarını sergileyemezler…
Sonuç olarak, sahip olduğumuz doğal zenginlikleri koruyup, kollamalıyız. Denizle barışık ve iç içe yaşayan insanlar olmalıyız. Yüzmeliyiz, derinliklerine dalmalıyız, balıkçı barınaklarında daha fazla zaman geçirmeliyiz. Balıkçılar, bizlerin gözleri üzerlerinde olduğunu hissetmelidirler.
Balık marketlerinin önünden geçerken satılan küçük balıkları görmezden gelmemeliyiz. Çocuklara öğretmeliyiz ve çocuklarda anne babalarına öğreteceklerdir…
Bu bilinçte ve hassasiyette olmayız ki kanun koyucular ve uygulayıcılar cesur davranabilsinler…
Katkılarından dolayı, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Öğretim Üyesi Balıkçılık Temel Bilimleri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Semih ENGİN hocamıza ve Yapımcı Ali Kemal ATİK beye sonsuz teşekkürler…