Reklamları yapılmaya başlandığına göre, "Bireye göre müfredat" sistemi geliyor. Veli, beğendiği model okula çocuğuna verebilmeli dedikleri budur. Sakıncalarını anlatmaya satırlarım yetmez. İnsanoğlu kaç bin yılda "eğitimde birlik" ilkesini rehber edinmeyi başarmıştır, velileri sadece düşünmeye davet ediyorum.
Finlandiye uzun yıllar bizim 1968 programımızı uyguladı. Yani "Tümden gelim, Mihver ders, küme çalışması, üniteyi kümesiyle paylaşarak anlatma ve Lise 2.'ye kadar seçmeli ders yok, ilk-orta-lise mezuniyeti/diploma sınavla alınır, sınıfta kalmak var, ana ders Türkçe'den sınıf geçemeyen sınıf tekrarı yapar, vb.
Başarısının bir nedeni de 5 milyonluk ülkenin az sayıda çocuğuna herkese eşit ve parasız kamucu modelle eğitim vermesiydi, "çöpe atacak tek çocuğumuz yok" diyorlardı.
ABD buraya da nüfuz etti, bireyci liberal müfredatı buraya soktu. Finlandiya'nın en büyük reklamı daha önce verdiği eğitim bitti. Artık her yerde onun adını reklam olarak kullanan bireyci eğitim yapan özel okullar türemeye başladı.
İnsan ikna etme sanatı dedikleri "yalan söyleyerek eğitimden para kazanma" dönemine geçtiğimiz için, velileri inandırması çok kolay oluyor. Hele ki, çocuğu bir okulda, özel veya devlette, fareli solucanlı yılanlı matematik kitaplarıyla çocuk okuldan ve dersten soğutulmuşsa veli yeni reklamlara umutla bakıyor, oraya koşuyor.
BUTİK; algılama düzeyine göre farklı sınıflara çocuğu koymak. Bu sistem asla Finlandiyanın kamucu modeli olamaz, SPAN şirketinin Amerikan modeli.
Ziya Selçuk tamamen bunun peşindedir; çocuğun yaş gurubunda bile arkadaşı olamayacak, sadece kendi zeka seviyesinde veya BUTİK/TEKLİ model "nevi şahsına münhasır çocuk" olarak okuyacak.
Butik okul demek yalnızlaştırılmış ve intihara biraz daha yaklaştırılmış çocuk demektir. Eyvah eyvah...