DEĞİŞİM, AMA NASIL?
Değişim; her şeyi kendi mecrasında, adım adım yol alarak gerçekleştirildiğinde kimse farkında olmadan gerçekleşir.
Aksi halde bu esnada çatışma kaçınılmazdır ve değişimin her safhası asırlar boyu tartışma konusu olur.
Bu tür değişimin merkezinde olan kişiler de tarih boyunca hedef isim haline gelirler.
Bu kaçınılmaz bir sonuçtur..
Devrim, halk desteğini alarak varolanı yıkıp, değişimi ani olarak sağlamaktır. Bu değişim türü çok sancılı olur. O nedenle; “Devrim, kanla yazılır” derler.
Bu tür değişimlerde, değişimin lideri olsa da değişimin merkezine halk oturduğu için değişimlere uzun yıllar sahip çıkılır, değişimin lideri de kahraman olur.
Zira, halkı bu denli harekete geçirebilen lider halkın gözünde yarı tanrı gibidir. O, halk nezdinde mitolojik bir hüviyete dönüşür.
Demokrasilerde değişim gönüllülük esasına dayanır. Bu değişimin biri “akıntıya teslim olmak”, diğeri ise “bilinçle seçim yapmak”tır.
Değişimi, bilinçli tercihle yapmak için, öncelikle bireylerin ve toplumun değişim hakkında bilinçlendirilmesi gereklidir. Bu tür değişimi öngörenlerin sloganı ise; “Devrim yok, diriliş var”dır.
Diriliş, insanlığın kodlarına dönerek değişimi sağlamaktır. Bu emek isteyen bir değişim türüdür ancak fıtrata uygun bir değişim türü olduğu için halkın bu değişimi içselleştirmesi mümkündür.
Orhun anıtlarında geçen bir cümlenin farklı çevirilerinden ortaya çıkıp, sloganlaştırılan, “Ey Türk, titre ve kendine dön” sözü de bu tür değişimlere işaret eder.
Değindiğim üç toplumsal değişim türünde de halkın, toplumun değişimi öngören tarafta yer alması esastır.
Bunu dikkate almadan değişime kalkışanlar toplumlara acılar yaşatırlar ve bundan kendileri de zarar görürler, çok şeyler kaybederler..